Pazarlama dünyası bugünlerde tek bir soruya yanıt arıyor; “ChatGPT, Google’ın yerini mi alacak?” Elbette bu devrim, internet dünyasını derinden değiştirebilir ama aslında bu sorunun içini de doldurmak gerekiyor. ChatGPT, Google’ı devirse de devirmese de bugün dünyanın en çok kullanılan ilk 20 kaynağı arasında yer alıyor. Sorulan sorular ise yalnızca gündelik meraklardan ibaret değil. Kullanıcıların, “saçımı kestirmek için nereye gidebilirim?” gibi soruları dahi sorduğu bu yapının cevaplarında listelenmek için, bugünden çalışmaya başlamak gerekiyor.
Üretken yapay zekaya sahip sohbet botları, çok kolay kullanılmaları ve kullanıcının tam olarak sordukları sorulara direkt cevap vermeleri nedeniyle, etkili araçlar olarak tanımlanır. Her ne kadar sık hata yapıyor olsalar da Google gibi arama motorlarının cevaplarının tamamının doğru olmadığını hesaba katarsak; Chatbot araçlarının sonuçları kabul edilebilir demek yanlış olmaz.
Elbette tıpkı Google sonuçları için bir taahhüt vermediği gibi, ChatGPT ve diğer sohbet botları da sonuçların doğruluğunu garanti etmez. Buna rağmen, kullanıcılar bu sistemleri yaygın olarak kullanır. Bu yaygınlık oranının günden güne artmasını ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde, Google dahil tüm başvuru kaynaklarının benzeri şekilde çalışmaya başlamasını bekliyoruz.
Neden sonuçlarda yer almalısınız?
Öncelikle, pazarlamanın dinamik bir etkinlik olduğunu ve bunun internetle alakası olmadığını vurgulayayım. İşletme veya marka, aslında yürüyen merdivende terse doğru gidiyor gibidir. Pazar koşullarına ayak uydurmaması ve durağan bir yol izlemesi durumunda hattan çıkar ve yok olur. Sürekli ilerlemek, onları olduğu yerde tutar ama büyümek istiyorsak koşmak zorundayız…
Pazarlamanın bu tarifine ek olarak, internet ve genel anlamda teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediğini de dikkate alırsak, aslında işimiz iki kat zorlaşıyor diyebiliriz. Maraton koşuyu bırakıp, yüz metrede en iyi zamanı yapmaya çalışmanın zamanı; geldi de geçiyor bile.
ChatGPT, 2023 Ekim ayı itibariyle dünyanın en çok kullanılan 28.sitesidir. Her ne kadar Google ilk sıralarda yer alıyor olsa da geriden gelen bu hızlı koşucunun, pazarı onunla paylaşır hale gelmek için gün saydığını biliyor. Arama motoru savaşlarında son perde olarak tanımlanan; Microsoft destekli OpenAI (ChatGPT) ve Google yarışı nereye varırsa varsın ortada bir gerçek var;
“Arama sonuçlarını kim yayınlıyor olursa olsun, içinde yer almanız gereklidir. Bunun Google veya ChatGPT olması önemli değildir.”
ChatGPT’ye kendinizi sorun
ChatGPT’nin sizi cevaplarında sunup sunmayacağına dair en temel bilgiyi doğrudan markanız veya firmanız hakkında soru sorarak edinebilirsiniz. Eğer herhangi bir cevap alamıyorsanız, şimdi listelenmek için harekete geçin. Eğer yanlış cevap alıyorsanız, ciddi bir dijital pazarlama etkinliğine hazır olun.
ChatGPT, sorulara cevap verirken, Google benzeri bir algoritma kullanır. Markanın bilinirliği üzerine kurulu bir sistematikten söz etmek mümkündür. Ancak bu sistem çok daha detaylı soruları değerlendirme kapasitesine de sahip. Her ne kadar Microsoft’un Eylül ayının sonunda denediği Copilot uygulaması pek sevilmemiş olsa da aslında geleceğin arama motoru dünyası hakkında temel bir fikir edinmemizi de sağlıyor.
ChatGPT’nin profesyonellere yönelik sorulara verdiği cevaplarda baz aldığı değerlendirme aracı, bugünlerde Google ile hemen hemen aynı.
- Ne kadar tanınıyorsunuz?
- Ne kadar aranıyorsunuz?
- Ne kadar güncelsiniz?
Üretken yapay zekâ botları, siteleri Google gibi özel bir indeks alanında saklayıp yayın yapmıyor. Zaten bu yapılar kendilerine şimdilik; “arama motoru” da demiyor. Bu nedenle, arama sonuçlarının sınıflandırılmasına yönelik bilinen bir algoritmadan söz etmek de zor. Fakat sistemin çalışma prensibi izlendiğinde, yukarıdaki üç başlığın öne çıktığını görüyoruz. Hatta biz bu konuda Ar-Ge çalışmaları da yapıyor ve müşterilerimizin dijital medyanın bu yeni aracında listelenmesini sağlamaya yönelik verileri elde etmeye çalışıyoruz.
Daha çok tanınmak için ne yapılabilir?
Dijital medyada daha çok tanınmanın bir tek tarifi vardır: “daha çok anılmak.” İsminiz, firma isminiz, markanız veya ürünlerinizin; yani sizinle ilişkili kelimelerin, doğru yerlerde olabildiğince fazla anılması sizi tanınmak sonucuna ulaştıracaktır. Marka bilinirliği olarak tanımlanan bu varlık, tüm arama motorları ve Chatbot uygulamalarının sizi fark etmesini sağlar.
Markanın bilinir olması ise tüketici veya kullanıcı olarak tanımladığımız pazar elementlerinin sizi merak etmesi sonucunu doğurur. Bu durumda isminiz daha çok aranır ve bu durum arama veya sorulara üretilen cevaplarda sizi öne çıkarır.
Güncel olmak ise zaten arama motorları için birincil değerlendirme mekanizmalarından birisidir. Güncel olmayan kaynağın, kullanıcı tarafından verimli olmadığı kabul edilir. Bu CahtGPT gibi araçlarda daha önemli bir kriterdir. Zira üretken yapay zekâ, diğer web sitelerinden beslenir. Öğrenmesine yardımcı olan, güncel ve güçlü kaynakları, “değerli” olarak tanımlayıp öne çıkarır.
Burada çok önemli bir soru karşımıza çıkıyor.
“ChatGPT, kendisi tarafından üretilmiş içeriklerle donatılmış bir siteyi öne çıkarır mı? Veya neden çıkarsın?”
Sistem; yeni bilgiler edinmesini sağlamayan, güncel gibi görünen ancak herhangi bir fayda sağlamayan siteleri öne çıkarır mı?
Hayır. Çok net bir hayır.
Google, Bing, Yandex, Baidu; irili ufaklı diğer arama motorları veya ChatGPT gibi üretken yapay zekâ modelleri olması fark etmeksizin, sitenizin veya markanızın değerlendirmesini yaparken, kendi kaynaklarınızdan beslenmenizi isteyeceklerdir.
Fark yaratmayan, fayda sağlayamaz
Google, faydalı içerik sistematiğini yayınlarken; farklı ve faydalı olmak koşulunu tanımladı. Bu koşul, tüm arama motorları ve yeni nesil chatbot sistemleri için de benimsenmeye değer bir koşul olarak kabul edildi. Servis sağlayıcıların tamamı, bu evrensel kuralı artık kabul etmiş durumda.
Sonuç olarak, bir Chatbot (ChatGPT vb.) tarafından üretilen bilgi ile donatacağınız bir web sitesinin, yine Chatbot cevaplarında listelenmesini beklemek, çok da rasyonel bir beklenti olmaz. Bu nedenle, ciddi bir pazarlama planlaması üzerine kurulu, nitelikli içerik üretimi sistematiği ile dijital ayak izinizi geliştirmeniz gerekiyor.
Burada yaygın yapılan bir hatanın altını çizmemiz gerekiyor. Chatbot içeriklerini, belli ölçekte değiştirip kullanmak; sizi kurtarmaz. Sosyal medya dahil olmak üzere; tüm sınıflandırıcı algoritmalar, içeriğin benzersizliğini kopya kontrolü benzeri değerleme araçları ile değerlendirmez. Yani ChatGPT’den aldığınız metnin üzerinde oynamalar yaparak, tamamen özgün bir iş çıkardığınızı düşünmek hatadır.
“Balı kim yapar?” sorusu, milyonlarca farklı şekilde cevaplanamaz. ChatGPT gibi araçlar, her sorguya farklı cevaplar üretmeye çalışsa da sonuçlar bir noktadan sonra döngüye girer. Bu spesifik soruya; “Balı arılar yapar”, “Balı üreten arılardır”, “Arılar bal yapar”, “arıların görevi bal yapmaktır.” Ve benzeri bir grup cevaptan başka, ChatGPT çaresizdir.
Ancak bir insan buna çok farklı cevaplar üretebilir. Bu noktada sürücü koltuğunda siz oturuyor olduğunuz için, farklı ve faydalı cevabı üretmek de size düşüyor. Ya da bu konuda uzman birilerinden destek alabilirsiniz.
Kendisinden farklı cevap vermeniz halinde, ChatGPT’nin dikkatini çekeceğinizden emin olabilirsiniz. Aynı durum Google ve diğer arama motorları için de geçerlidir.
Profesyonel destek alın
Mevcut şartlarda, pazarlama uzmanları dahi işin içinden tam anlamıyla çıkabilmiş değil. ChatBot yapılarının hukuksal geleceği ile ilgili tartışmaların yarattığı kaos ortamındaki tozlar dağılmadan, önümüzü görmemiz de zor görünüyor. Bu nedenle, markaların bu sistem içerisinde ayakta kalabilmesi için, konu hakkında gerçekten uzmanlığı olan profesyonellerle çalışması gerekiyor. Zira yapılacak hataların etkisi çok uzun zaman dilimine yayılabilir ve markalara ciddi zararlar verebilir gibi görünüyor.
2013 yılında Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Ziraat Bankası projelerinde ve ağırlıklı olarak sağlık sektöründe hizmet verdim. Şu anda Collified Reklam Ajansı’nın kurucu ortağı olarak Avrupa’daki pazara yönelik çalışan firmalara veri tabanlı dijital pazarlama hizmeti sunuyorum.