En kötü şey o nasıl yapılır sorusuna cevap anlamadığınızı, aslında en iyi şey o nasıl yapılır sorusuna cevap bulmak istediğinizi biliyoruz. Ancak bunu açık kaynaklarda yapıyor olduğunuz için, bulacağınız cevapların önemli bir kısmının sizi doğru yola götürmeyeceğinden de eminiz. Zira şu anda bu soruya cevap olarak incelediğiniz web sitelerinin çok büyük bir kısmı, 10 yıl önce modası geçmiş tekniklerden bahsedecek, büyük ihtimalle size zarar göreceğiniz tavsiyeler verecek. Bu konuda onları engelleyen bir kanun yok.
Bunun yanında iyi niyetli olsalar dahi, size bu bilgileri sunacak kaynaklar kendilerine dijital pazarlama ajansı veya SEO ajansı olarak tanıtacaklar. Peki sizden pazarlama veya SEO için kazanç elde etmek isteyen kişiler veya kuruluşlar, size neden bütün cevapları hiçbir ücret talep etmeden versin?
İyi düşünün fiyata odaklı karar vermeyin?
Arama motoru optimizasyonu uygulamaları, tek tip ve sabit kurallara bağlı olarak açıklanamaz. Hiçbir web sitesi rakipleri ile aynı değildir. Çünkü hiçbir firma rakibiyle aynı değildir. Yani firmaların imajları ve marka değerleri, onları ayrıştırır. Google ve diğer arama motorlarının, web sitelerinin sınıflandırırken dikkat ettiği temel kriter de budur.
Markanızın, firma isminizin veya şahsen kendi isminizin marka bilinirliği, rakiplerinizin gerisinde ise kullanacağınız teknik veya site içi SEO taktiklerinin işe yaramayacağını kısa zamanda görürsünüz. Umuyoruz kısa zamanda görürsünüz çünkü eğer uzun vadede belli başlı bilinen yöntemleri kullanarak öne çıkmak için zaman kaybederseniz, ciddi anlamda para da kaybedeceksiniz.
Arama motoru optimizasyonu hizmeti alarak, kendini tanıtmak ve dönüşüm etmekte yani kişi ve kuruluşların şanslı küçük bir kesimi, ilerlemekte oldukları yolun hatalı olduğunu kısa zamanda anlarlar. Ezbere yapılan, çoğunlukla otomatikleştirilmiş ve herkese aynı şekilde sunulan hizmetlerin, etkili olmadığını hızla fark etmek bu kişi ve kuruluşlara fayda sağlar.
Fayda elde edip etmeyeceğinizi anlamak için aslında tek bir örnekleme yeterlidir.
Aynı benzin istasyonundan ve hatta aynı pompadan benzin alan 2 ayrı aracın, aynı miktardaki yakıtla aynı mesafeyi kat edebilmesini beklemeyiz. Sürücünün aracı nasıl kullandığı, aracın motorunun ne kadar yakıt tükettiği, gidilen mesafede ne kadar trafik olduğu ve yol koşullarının ne kadar zorla olduğu, bu 2 aracın tüketim değerlerini değiştirir.
Sonuç olarak, aynı parayı ödeyerek 2 ayrı işletmenin aynı hizmeti alması durumunda, sonuç aynı olmayacaktır. Büyük ihtimalle bu hizmet alanlardan bir tanesi, potansiyeli ölçeğinde yeterli hizmet alamayacaktır.
Genellikle fiyat odaklı seçimler yapılırken, bu hataya düşülür.
Müşteriye seo paketleri ismi altında, herkese sunulan ve standartları hiç değişmeyen hizmet paketleri arz edilir. Bunların hepsinin faydalı olacağından bile söz edilir. Aslında satıcının, müşterinin en ucuz olanı seçeceğini bilmesi durumu söz konusudur. Bu paketler bu sebeple zaten asimetrik tesis edilir. 10 dolarlık bir paketin yanına, adeta siz seçmelisiniz diye 100 ve 2.000 dolarlık paketler konulur. Bu durumda doğal olarak size işe yarayacağını söyledikleri 10 dolarlık paketi satın alırsınız.
Peki sizin gereksinimleriniz ve ulaşmak istediğiniz hedef, sizin hacminin onda biri olan işletmeyle aynı mıdır? Sizin sarf etmeniz gereken enerji o işletmeyle denk midir? Peki sizin pazarlamaya harcayacağınız bütçe, o işletmeyle aynı olabilir mi?
Ucuz etin yahnisi konusunu bir kenara bırakıp, hizmetlerin nitelikte olduğunu varsayıyor olsak bile, bahsettiğimiz detaylar son derece önemlidir.
Hile, maliyet ve SEO ilişkisi
Sadece kötü niyetli seo ajansları değil, maalesef sadece maliyete odaklanan müşterilerin de manipülasyon ve hileye sıcak baktığını biliyoruz. Çok açık bir gerçek vardır ki, arama motorlarını yenemezsiniz.
Arama motorunun çalışma prensibi, bağlı bulundukları ülkelerin kanunlarıyla da ilişkili olarak; kullanıcılarına en doğru sonuçları sunmaktır. Yani Google, sizi listele erken sizin ne kadar doğru olduğunuzu tespit etmek zorundadır. Aksi halde kullanıcılar hatalı sonuçlara düzenli olarak ulaşacak ve bir süre sonra Google’a olan güvenini kaybedecektir. Böyle bir yapının sahip olduğu dünya liderliği konumunu, şey o ajansları hile yapıyor diye kaybedeceğini düşünemeyiz.
Hiçbir hile cezasız kalmaz
Google kendi varlığını devam ettirebilmek için, sizin tam ve hilesiz pazarlama yapmanızı ister. Aksi halde kullanıcılarını, birkaç gün içerisinde tamamen kaybedebilir. Bu sebeple sadece Blackhat SEO olarak bilinen hileli arama motoru optimizasyonu uygulamalarını engellemek üzere, Türkiye’de hizmet veren seo uzmanlarının tamamının toplamanın onlarca katı büyüklüğünde bir ekiple çalışır. Ayrıca Google’ın bünyesinde, dünyanın en gelişmiş hile algılama algoritması ve bunu çalıştıran donanımlar bulunur.
Bu şartlar altında, Beşiktaş’ta bir rezidansın 2 odalı dairesini işgal eden bir ajansa, hile yapıp zarar görmeyeceği noktasında güvenmek pek de rasyonel değildir. Kaldı ki zaten bu ajansların çok uzun ömürlü olmadıklarını da görürüz.
Hile olmamakla birlikte, yine yasaklanmış kestirme yollar da SEO noktasında işinize yaramaz. Benzeri şekilde bu tip ajanslar bunların işlevsel olduğunu iddia ederler. Bunun nedeni elbette, Google’ın yapmanızı istediklerini yapamıyor olmaları veya bu maliyete katlanmak istemeleridir. Zira Google, çok ciddi bir pazarlama etkinliği bekler ve bunun işletmeciliğinin evrensel ilkeleri ile örtüşmediğini ister. Pazarlama fonksiyonunu mükemmel biçimde çalıştırmaz ve sadece kısa yollarla sonuca ulaşmaya çalışırsanız, arama sonuçlarında yükselmeniz söz konusu değildir.
Bu sebeple en kötüsü SEO, aslında pazarlama ilkeleri dikkate alınmadan yapılan SEO’dur.
Herkes SEO yapabilir mi?
Teorik olarak herkesin seo yapabiliyor olması imkânsız değildir. Ancak nasıl ki teorik olarak beyin cerrahı olmak herkes için ortak bir ulaşılabilirlik arz ediyorsa, pazarlama uzmanı olmak da böyledir.
Bilgisayarların basit arızalarını gideren kimseler, programcılar ve hatta bilgisayar mühendisleri doğrudan arama motoru optimizasyonu uzmanı olarak tanımlanamaz. Zira bizim SEO olarak bildiğimiz kriterler aslında bugün, teknik gereksinimler boyutunda toplam standartların %10’unu kapsar. Yani pazarlama bilmeyen bir bilgisayar mühendisini doğrudan SEO uzmanı olarak tanımlayamayız.
Üniversitelerin işletme ve pazarlama ile ilişkili diğer bölümlerinden mezun olan kimselerin ise, SEO konusunun en azından yarısından fazlasını biliyor olduğunu varsayabiliriz. Zira pazarlama işletme fonksiyonlarından bir tanesidir ve Google’ın iyi çalıştırmanızı istediği fonksiyon tam olarak budur.
İşletmecilik ilkelerine göre zaten pazarlama fonksiyonu, işletmenin diğer fonksiyonları üzerinde de yapılandırıcı özelliğe sahiptir.
Örneğin müşterilerden gelen geri bildirimlerin değerlendirilip, fiyatlama konusunda gelen şikayetleri finans birimini, ürün veya hizmetin kullanım özellikleriyle ilgili gelen geri bildirimleri ise ürün geliştirme birimine aktarması söz konusudur. Bununla birlikte insan kaynakları yönetimi fonksiyonunu da yine satışlar ve pazarlama etkinliklerinden gelen geri bildirimlerle destekler.
İşletmenin tepe yönetiminin en çok bilgisine başvurduğu birim bu sebeple pazarlama birimidir. İşletme yönetimleri, işletmenin hayatta kalabilmesini pazarlama fonksiyonuna bağlar. Daha doğrusu bağlanmalıdır.
İşte Google, pazarlamayı böyle gören işletmeleri öne çıkarır. Pazarlama fonksiyonunun en iyi şekilde çalıştırıldığı en küçük işletmeler dahi, arama sonuçlarında ödüllendirilir. Ancak elbette bu o kadar da kolay değildir.
Pazarlama yapıyormuş gibi görünmek faydalı mıdır?
İşte en kötü şey onun bir başka türü de budur. Pazarlama fonksiyonunun neredeyse hiç kullanmayan, geri bildirimleri dikkate almayan, düzenli olarak müşteri ilişkileri kurmayan v kendi sektöründe dahi iyi tanınmayan bir işletme, kendini dijital mecralarda ne kadar iyi gösterirse göstersin fayda elde edemez.
Google’ın işletmenizle ilgili tüm verileri, sizin bile elde edemeyeceğiniz biçimde elde edebileceğini unutmayın. Dünyanın en büyük şirketinin kullandığı dünyanın en büyük algoritması, sandığınızdan çok daha fazlasına kadirdir.
3 kişinin çalıştığı, sadece lokal olarak hizmet veren ve büyümekte olan bir işletmeyi; ülkenin en büyük işletmelerinden birisiymiş gibi göstermek veya bunu yapmaya çalışmak, Google’ın hileli olarak kabul ettiği unsurlardan bir tanesidir.
Ne diyor Mevlana?
“Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”
İşte Google’da tam olarak bunu söylüyor.
Ancak Google size biraz daha fazlasını sunuyor.
Küçük veya orta boyutlu bir işletme olmakla birlikte, müşterilerin ihtiyaçlarını sorunsuz şekilde karşılayan, onları dinleyen ve geri bildirime büyük önem veren işletmeler, çok büyük işletmelerde olduğu gibi sıralama alabilir. Bu Google’ın iyi niyet ilkesiyle birebir örtüşen bir durumdur.
İşletmenizin iyi bir işletme olmak için çabaladığını anlayan sistem, size bunun karşılığını hızla verecektir.
Unutmayın ki Google’da bir işletmenin durup dururken dünyanın en büyük işletmesi olmasını beklemiyor. Bunun için bir yol yürümesi gerektiğinin ve bu yolda Google’ın onlara destek olması gerektiğinin de farkında. Kendi güvendiği işletmelere kullanıcılarının da Güvenebileceğini kabul eden Google, onları arama motorunda görünür kılıyor.
Zira Google için kullanıcı deneyimi her şeyin önünde geliyor. Arama yaptığında ulaştığı kaynağın sorularına cevap veriyor olması, alışveriş yapılması durumunda mağduriyet yaşanmıyor olması, İşletmenin iletişim noktasında güçlü olması v geri bildirimleri hassasiyetle değerlendirmesi Google’ın beklediği temel kriterlerdir. Bunun için samimiyetle çalışmalı ve gerçek anlamda vizyoner bir işletme olduğunuzu Google’a göstermelisiniz.
İyi SEO Hoş SEO…
Seo ajanslarının veya kendine dijital pazarlama ajansı diyen kuruluşların ve uzmanların, inatla daha ucuz ve daha basit çözümleri araması, Google tarafından nefretle karşılanır. Neredeyse bütün basın açıklamalarında;
- Hileden uzak durun
- Kısa yollar aramayın
- Spam yapmayın
- Otomasyona yönelmeyin
- Olduğunuz gibi görünün
- Kullanıcı deneyimini üst seviyeye çıkarın
- Büyük hedefler peşinde olduğunuzu gösterin
Diyen sistem yöneticilerine karşın, sadece bizde değil dünyadaki neredeyse bütün uzmanlar kestirmeler ararlar.
Elbette bu durum maliyetle ilişkilidir. Ancak işletmenin en önemli konu olduğunu söylediğimiz pazarlama fonksiyonuna, üretimde kullandığınız makinalara harcadığınız paranın %1’ini dahi harcamaktan kaçınmak ne kadar doğrudur?
Şimdi durun ve iğneyi kendinize batırın.
Siz pazarlamaya ne kadar bütçe ayırmak istiyorsunuz?
Açık konuşalım hiç harcamasanız güzel olur değil mi? Zaten üretim için bir sürü para harcıyorsunuz bir de pazarlamaya para harcarsanız kararlılığınız ciddi şekilde düşer öyle mi?
Değil…
Pazarlamaya para harcamazsanız, ulaşmayı umduğunuz hedefe yaklaşmanız dahi mümkün değildir.
Çok iddialı gibi görünen bu sözün orijinali aslında, akademik bir tanım olup şu şekildedir;
“Pazarlama yapmadan, satış yapılamaz.”
Peki nasıl oluyor da siz yapabiliyorsunuz?
Aslında burada piyasa dinamiklerinin, sizi pazarlamasız şartlarda yaşayabilir kılması durumu söz konusudur. Yani genel olarak rakiplerinizle bu noktada gayret sarf etmediği için pazarda gizli bir tekel ortaya çıkar ve tüketiciler sizi özel olarak aramak zorunda kalır.
Tabii bu durum geçmişte kaldı…
Günümüzde tüketicinin kaynağa ulaşma hızı birkaç saniyedir. Aradığı her ne olursa olsun google’ı kullanarak saniyeler içerisinde çok sayıda hizmet veya ürün satıcısına ulaşabilir.
Peki bu şartlarda siz hala eski yöntemleri kullanmaya devam edecek misiniz?
Google sizi iyi bir işletme olmaya mecbur ediyor!
Evet doğru duydunuz Google sizi iyi işletme olmanız için teşvik ediyor hatta buna zorluyor.
Müşterilerinizle iyi bir ilişki kurup doğru bir imajı online mecralarda sarf ederek, istemeseniz bile iyileşmeniz SEO’nun temel hedefidir. Gerçek anlamda pazarlama uzmanlarının tavsiyelerine kulak verir, tam olarak Google’ın istediği şekilde işletmenizi yönetirseniz, bu sizi sadece arama sonuçlarında üst sıraya çıkarmakla kalmaz büyütür de.
Biz Google’ın günlük olarak yaptığı açıklamaları can kulağıyla dinleyip, kendi kurduğumuz platformlar üzerinden onları test ederiz. Araştırma ve geliştirme noktasında ciddi bir bütçe harcayarak, daha iyi pazarlama ve daha iyi işletmecilik standartlarını bulmaya çalışırız. Sahip olduğunuz deneyim ve akademik lisanslar sayesinde müşterilerimize en doğru sonuçları sunmaya çalışırız.
En iyi SEO’nun tanımı günden güne değişmekle birlikte, en kötü şey onun tanımı yukarıda bahsettiğimiz unsurlardan ibarettir.
Tüm müşterilerimize gerçekçi olmak ve rasyonel hedeflere rasyonel yöntemlerle ulaşmak tavsiyesinde bulunuyoruz. Geçmişte elde ettiğimiz başarılar tavsiyemizin ne kadar doğru olduğunu da ortaya koyuyor.
2013 yılında Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Ziraat Bankası projelerinde ve ağırlıklı olarak sağlık sektöründe hizmet verdim. Şu anda Collified Reklam Ajansı’nın kurucu ortağı olarak Avrupa’daki pazara yönelik çalışan firmalara veri tabanlı dijital pazarlama hizmeti sunuyorum.