SEO kavramı uzun yıllardır gündemimizde. Google ve diğer arama motorlarında ilk sırada, en azından üst sıralarda yer almak için ciddi çaba sarf ediyoruz. Bu alanda bize hizmet veren pek çok firma da var. Peki, gerçekten SEO onların söylediği gibi mi yapılıyor? SEO gerçekte nedir? SEO nasıl yapılır, nasıl yapılmaz?
Öncelikle kavramı iyi anlamak gerek
“SEO; bir yanıltma yöntemi değildir. Google’ı yanıltma fikri ile yola çıkanlar maalesef yolda kalırlar ve kalıyorlar.
Bize başvuran müşterilerimizin önemli bir kısmı, daha önce SEO hizmeti alıp karşılığında hiçbir şey elde etmemiş kimeler ki, bu durum sektöre ciddi zarar veriyor. Bu müşteriler, eğer şanslarını bir kez daha denemeyi düşünmemiş olsalar, SEO için; ‘faydasız’ deyip bir daha asla bu hizmeti almayı düşünmüyorlar.
Bu, sektör için korkunç bir durum ki; Google aramalarında sıralama almamak, bu işletmelerin de zarar görmesine neden oluyor ve sonuç olarak hep birlikte zarar görüyoruz.
Bu arada fayda sağlayan yalnızca, ‘bir şey yaptığını zanneden’ ve ‘hiçbir şey yapmadığını çok iyi bilen’ sözde SEO uzmanları ve ajansları oluyor.
Elbette her ajans ve uzmanı aynı kefeye koyamam. Bizimle aynı dertten mustarip çok sayıda uzman ve ajans var. Ancak sineğin küçük olması, mide bulandırmasını engellemiyor ve aslında sinek sayısı oldukça fazla…
Bize başvuran müşterilerimizin çok az bir kısmı, daha önce SEO deneyimi yaşamamış kişi veya kuruluşlar oluyor. Mutlak zarar görenler bir yana, etkisiz bir süreç nedeniyle para ve zaman kaybedenlerin sayısı çok fazla.
Bir örnekte; 2 yıllık SEO sürecinde, sadece 4 metin yayınlanıp sitenin yönetim paneline giriş dahi yapılmadan, çok ciddi bir miktar fatura ile SEO bedeli tahsil edildiğini görüp, müşterim adına üzülmüştüm. Bu örnekler çok fazla.
Fakat bunun sebebinin, bunu yapan kimselerin kötü niyetli kimseler olmaları ve müşterilerinden haksız kazanç elde etmek istemeleri olduğunu düşünmüyorum.
Bunun sebebi; bilgisizlik ve deneyimsizlik.
Aslında daha fenası, “biliyorum zannetmek”.

SEO, bugün bildiklerinizin yarın işe yaramayacağı bir uygulama sistematiği olabilir. Üstteki örnekteki gibi, sağlık alanında E-E-A-T Algoritması ağırlaştıkça içerik kalitesini arttırmak yerine backlink çalışmaları yapan eski bir müşterimizin 2 yıllık Ahrefs raporu. Algoritmalar günlük olarak değişir ve küçük nüanslar işlemlerinizi bütünüyle etkiler.
Örneğin; bazı uzmanlar, “AI Gramer düzeltme araçları” ile ilgili; onların ne kadar muhteşem araçlar olduğundan bahseder. Fakat kaçırdıkları bir nokta vardır ki; yapay zeka araçlarını, üretmek veya bütünüyle değiştirmek için kullanmak, kurallara aykırıdır. Her ne kadar araçların üreticileri, herhangi bir negatiflikten söz etmiyor olsa da Google, çok açık bir dille;
‘Otomasyon, spam kurallarımıza aykırıdır.”
Der.
Bunu göre göre, bu sistemi şiddetle önermek de biliyorum zannetmekten öte değildir.
İlber Ortaylı, bunu; “yarı cahillik” olarak tanımlar. İşin geneli hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan, ucundan kulağından veri ile uzmanlık taslamak.
Kolaydır esasen…
İnternette dolaşır, birkaç kavramı ezberler ve onu yeniden pazarlamak için Türkçeleştirirsiniz. Kimse de size;
‘Bu kim yahu?’
Demez gelende.
Adınız ayyuka çıkana ve aslında bir şey bilmediğiniz anlaşılana kadar, uzman sıfatınızı sürdürürsünüz. Ve fakat bu bir gün biter. Zira öyle uzman olunmaz.
Tabii önce de belirttiğim gibi, bu süreçte çok sayıda kişi ve kurum sizden dolayı zarar görür.
Bu arada unutmadan önemli bir konunun altını çizmek isterim. Bu ‘uzman’ kişiler henüz farkında olmayabilir ama yaptıkları işin gerçek anlamda uzmanı olduklarını gösteren bir yetki belgesine sahip olmadan, müşterilerine zarar veren kişi ve işletmeler ciddi bir hukuki sorumluluğa da sahiptir. Hemen hepsi; “Paramı aldım, o iş bitti.” Diye düşünür ve kendilerinden hesap sorulmayacağını zanneder ama çok ciddi sonuçlarla karşılaşma durumları da vardır.
Aslında bundan çekinmiyor olmak da ‘yarı cahil’ olma durumuna işaret ediyor.
Ben şahsen, hukuki boyutu bir yana; bir müşterime verdiğim hizmetin yetersiz kalması durumunda, bana yapılacak negatif geri bildirimi dahi istemem. Sanırım bu, bahsettiğim kişi ve kuruluşların pek umurunda değil.
Sonuç olarak, konuyu tam anlamıyla bilmeyen ve biliyormuş gibi yapan ciddi sayıda kişi ve kuruluş maalesef bize de etki ediyor.
Onlar yüzünden zarar gören müşteriler, ya sektöre olan inancını yitiriyor ve çekiliyor veya bizim de onlara zarar vereceğimizi düşünüyor.
Baştaki soruya tek cümlede cevap vereyim;
SEO; günlük olarak Google algoritmalarını takip etmeden, sürekli Ar-Ge yapmadan ve dijital pazarlamayı bütün olarak gerçekleştirmeden yapılmaz. SEO; ezberden yapılmaz. SEO; birkaç yabancı siteden otomatik çeviri ile öğrenilen bilgilerden hareketle yapılmaz. SEO; analitik ve pazarlamanın ince detaylarının mükemmel uygulandığı bir süreçtir. Kafadan, yapılmaz…”

2013 yılında Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Ziraat Bankası projelerinde ve ağırlıklı olarak sağlık sektöründe hizmet verdim. Şu anda Collified Reklam Ajansı’nın kurucu ortağı olarak Avrupa’daki pazara yönelik çalışan firmalara veri tabanlı dijital pazarlama hizmeti sunuyorum.